başlıklar

9 Şubat 2014 Pazar

Çalışan Anne Olmak ya da Olmamak

Ek gıda konusuna o kadar dalıp gitmişim ki aklımdan geçen bir çok konuyu sizler ile paylaşmayı atladım. Daha doğrusu çalışmaya başladığım günden beri yazmaya vakit bulamaz, kendimi planlayamaz oldum. Tahmin edersiniz ki zaman yetmiyor. Kendime zaman ayırmak için uykumdan çalmam gerekiyor. Bir de  o kadar çok yoruluyorum ki neredeyse olduğum yerde uyuya kalacağım. 


Çalışan anne olmak.... Hmm nereden başlasam karar veremedim. 

6 ay kadar evde oğlu ile birebir tek başına ilgilenen bir anne olarak yazacaklarım ne bir ahkam kesme ne de bir akıl vermedir. Sadece yaşadıklarımın bende hissettirdikleridir. Her kadın, her anne farklı düşünebilir, farklı yorumlayabilir....

Çalışmak veya çalışmamak.... Oyum çekimser... :) 

Bundan böyle evde çocuğuna kendisi bakan annelere apayrı bir saygım var. Yıllarca  abim ve  bana bakıp,  büyüttüğü için, aynı zamanda babamı idare etmeyi de başardığı için anneme olan saygımın bin kat daha arttığını söylemeliyim. Hiç kolay değil, ev işi yapmak, hem çocuk bakmak, yetiştirmek, yemek yapmak, alışverişe vakit bulmak, kendine zaman ayırmak.... Ben evde geçirdiğim zamanda ellerime krem bile sürecek zaman bulamıyor, Sergen'in uyuduğu her fırsatta kendimi iş yapmaktan alıkoyamıyordum. Bulaşıcı bir hastalık gibi, peşinizi bırakmıyor. Öyle çocuğu uyuttum ben de onunla uyuyayım ile olmuyor. Evde yapılacak bir iş olmasa bile rahat oturamıyor ya kek&börek yapıyor ya da dolapların içini toparlıyordum tekrar tekrar. Sergen 5. ayına gelene kadar zaman zaman yorgunluk ve uykusuzluktan ötürü sabrımın tükendiğini hissediyordum. 5. aydan sonra da işe başlamama az kaldı paniği ile sıkı sıkı sarıldım oğluma. 

Meğerse işe başlayacağım günü ufaktan iple çekiyor, içten içe daha mı iyi olur acaba diye düşünüyormuşum. Biraz vicdan, biraz suçluluk hissettiğimden ötürü o zamanlar söylemeye utanıyordum,artık itiraf ediyorum.

Bu yazdıklarımdan işe giderken güle oynaya, havalarda uçarak gittiğimi çıkartmayın. Elbette oğlum ile beraber vakit geçirmek, onu tüm gün koklamak, şiir gibi her harektini hayranlıkla izlemek, gülümsemesini, her gün değişen gelişimini izlemek, zaman sınırlaması olmadan öpüp, koklamak, sarılmak, ne yedi, ne içti acaba diye düşünmeden yanında olup her anına şahit olmak bir anne olarak isteyebileceğim tek gerçek.

İşin çalışan kadın olma kısmına gelince; üzerine bir de Anne rolü eklenmişse tüm bu güzellikleri arkanda bırakmak zorunda kalıyorsun. İlk zamanlar çalışmak zorunda olduğumu düşünerek kendimi psikolojik olarak hazırladım. Ardından da dünyanın sonu olmadığını düşünmeye başladım. Tıpkı doğumu normal doğum ile yapmaya karar verdiğimde aklımdan sürekli geçirdiğim gibi "Herkes yapıyor öyleyse bende yapabilirim." diyordum. Sonrasında iş yerimi kendim için yarattığım bir sosyal aktivite alanı olarak görmeye başladım ki yaptığım işten şuan daha çok keyif aldığımı söyleyebilirim. 

Çocuğun ruhsal gelişiminde annenin rolu tabiki yadsınamaz.  3 yaşına kadar annenin mümkün ise bebeğinden ayrı kalmaması, çalışmaması uzmanlar tarafından şiddetle öneriliyor ki bu günümüz şartlarında pek mümkün değil, en azından bizim için. Çocukta oluşabilecek olumsuz psikolojiyi engellemek ise yine biz annelere düşüyor.  Çalışan annelerin, işten eve geldiklerinde çocukları ile geçireceği zamanın onlar için en nitelikli, en keyifli zaman olarak değerlendirmesi gerekiyor. 
Evet çalışan anne olmak çok zor.  Sabah bir telaş evden çıkmak, tüm gün stres içerisinde çalışmak, koştur koştur eve yetişmek gerçekten çok zor. Fakat kapının ardından beni görünce coşan, keyfi yerine gelen, gülücükler saçan, çığlıklar atan yavrumun güzel yüzünü görünce ne bir stres ne de bir yorgunluk kalıyor. Sanki gün benim için yeni başlıyor gibi.

Ben  bu duyguyu her gün yaşıyorum, her sabah öpücüklere boğuyor, ama yine de doyamıyorum, tüm gün boyunca deli gibi özlüyor yanında olsaydım diyorum,  her akşam eve geldiğimde sımsıkı sarılıyor, bırakmak istemiyorum... 
Ben bu duyguyu her gun yaşıyorum .... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder